Duyurular

Cumhurbaşkanlığı Seçimi İçin Basın Bildirisi

 

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE DAİR

BASIN BİLDİRİSİ

Gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı Secimiyle İlgili Venhar Ailesinin Kamoyona Duyurduğu Basın Bidirisinin Tam Metni

 

Kur’an’ın son inen mesajı olduğu kabul edilen ayette (Maide, 3) Allah, Din’i kemale erdirdiğini, bize olan nimetini tamamladığını ve din olarak İslam’ı seçip, ondan razı olduğunu bildirmiştir. Şu halde Allah, Din olarak sadece İslam’dan razıdır; Allah katında tek makbul Din İslam’dır. (Âl-i İmran, 19). İslam’dan başka Din (yaşam tarzı) arayanların bu çabaları Allah katında kesinlikle merduttur.

 

Allah mülkün yegâne sahibidir. Mülkünde ortak kabul etmediği gibi, hükmünde de şerîksizdir. Gökte ilah O olduğu gibi, yeryüzünde, yani insan hayatında da ilah O’dur. (Zuhruf, 84). Mü’minlerle müşrikleri birbirinden ayıran keskin nokta, Allah’ın ilah olarak insan hayatına müdahil kabul edilip edilmemesidir. Allah insanı yaratmış ama onu kendi arzuları, heva ve hevesi ile baş başa bırakmamıştır. İnsanın hayat düzenini, başka insanların hayat anlayışlarına da bırakmamıştır. İnsanı, kendisine kul olması için yaratan Allah, onun, kendi cinsinden başka kullara kulluk etmesinden asla ve asla hoşnut değildir.

 

Tarih boyunca, İslam’ın gerçek anlamda toplumların Dini olmaması için, kitleleri yanıltmak maksadıyla, onların önüne İslam görünümlü batıl projelerin sürüldüğü sır değildir. İslam dışı bir düşünce ve pratiğin İslam sanılması için birtakım tuzakların hazırlanması da zor değildir. Bu şeytanî oyunları bozmak ve Din’i Allaha has kılmak ise pekâlâ mümkündür. Bu iş için sahip olduğumuz hazinemiz, Kitabımız Kur’an ve risaletine her gün onlarca kez şehadet ettiğimiz, Rasulümüz Muhammed (sav)’in sîretidir. İslam hiçbir şekilde, kâfir ideolojilerin gölgesinde bir sığıntı/besleme muamelesine tabi tutulamaz. Bir toplumun Dini (hayat tarzı) ya İslam’dır, ya da başka bir şeydir. İçinde yaşadığımız ülkede camiye, Kur’an kursuna ve tekkeye hapsedilmiş olan İslam, resmen toplumun dini değildir.

 

Müslümanların ikrah gördükleri, Din’in daha zecrî tedbirlerle alenen yasaklandığı, kısacası kaba-saba bir zulme maruz kaldıkları dönemlerde küfür, şirk ve tağut gibi terimlerle, aralarına birtakım mesafeler koydukları sistemi, ılımlılık dönemlerinde adeta bir asr-ı saadet iştiyakı ile kabullenmeleri büyük bir çelişkidir. Kur’an, en büyük zulmün şirk olduğunu bildirdiğine göre (Lokman, 13), bugün acaba şirk mi değişmiştir, zulüm mü; yoksa değişen, algılar mı?

 

Yeryüzünün neredeyse hemen her köşesinde batıdan ithal edilen hayat tarzı, artık geri dönülemez, bu çağın tek geçerli yaşam biçimi gibi kabul görmekte, kitleler müthiş bir bilgi kirliliği (dezenfomasyon) fitnesine maruz kalmaktadırlar. Rasulullah (sav)’in Bedir gününde, savaşın başlamasından hemen önceki dakikalarda, “Rabbim! Eğer bugün şu bir avuç müslümanı yok edersen, yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacak!” mealinde dua ettiği rivayet edilir. İşte bugün, sanki o nebevî duayı yeniden hatırlamanın zamanıdır!

 

Biz diyoruz ki,

 

Ey insanlar! Bu ülkede yaptığınız ve yapacağınız seçimler/oylamalar size ait bir seçim/oylama değildir. Ama sizin sandık başına gitmeniz istenmektedir, sizin oylarınıza bu sistemin ihtiyacı vardır. Fakat bu sistemin, sizin Dininiz olduğunu beyan ettiğiniz İslam’a ihtiyacı yoktur! Sistem sizin oylarınızla kendisini sahil-i selamete erdirmektedir.

 

Sizler belirli kişiler üzerinden hareket ediyorsunuz ve kişilere oy vermekle, büyük bir inkılâp olacağını zannediyorsunuz! Oysa evet, büyük bir inkılâp yaşanmaktadır ama bu inkılâbın, İslam’dan şirke doğru olduğunu biliyor olmalısınız. Sizler belki çok büyük umutlar bağladığınız liderlere değil, gerçekte bir siyasal düzene, bir yaşam biçimine, bir toplumun bütüncül bir halde modern cahiliyeye sürüklenmesine oy vermektesiniz. Vereceğiniz oylarla, İslam dışı bir düzene ‘evet’ demektesiniz. Hiçbir sistem, yöneticisinin boyu, endamı, karakaşı ve kara gözü ile anlam kazanmaz. Sistemlere anlam katan, akidevî yapılarıdır.

 

Tıpkı, atalarının yolundan gidenleri Kur’an’ın, “ya ataları bilmiyorlarsa?!” diye uyarması misali, bugün çok güvendiğiniz liderler ve kadroların ‘bilmiyor’ olabileceklerini sorgulamanız gerekmez mi? Çok yakın tarihte bu ‘atalar’dan birinin cehaletinin ortaya fâş olmuşluğu tecrübesini de henüz yaşamışken…

 

Biz diyoruz ki, bir Müslüman, İslam dışı bir sistemin destekçisi olamaz. Bir Müslüman şirke, fahşa ve münkere, münkerin emredilip, marufun nehyedilmesine, faize, işrete v.b. onay veremez. Müslüman sadece ve sadece İslam’a razı olmalı, İslam’dan razı olmalıdır. Son yıllara geri dönüp, bir Müslüman ferasetiyle bakan birisi, mevcut ideolojik yapısıyla toplumun hayra mı gittiği, şerre mi; İslam yolunda mı mesafe aldığı, küfür yolunda mı; Allah’ın razı olacağı bir hayata doğru mu evrildiği, yoksa iblisin sevineceği bir hayata mı yöneldiği hususunda çok net kanaatlere sahip olacaktır.

 

Sözün özü, bütün bu gerekçelerle Müslümanlara şu hatırlatmada bulunmak istiyoruz: Ey kardeşler! Sizler neyi oyladığınızın, neyin seçimini yaptığınızın, bu seçimle neyi kazanacağınızın farkında olmalısınız! Vereceğiniz oylarınızla bunca İslam dışılığı tasvip edemezsiniz! İslam’dan bağımsızlaşmaya, Din’den özgürleşmeye destek veriyor olamazsınız!

 

Sakın sizi aldatıcı, Allah ile aldatıyor olmasın ?

 

VENHAR

 

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir




Enter Captcha Here :

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu