Emperyalist provokasyon, Fatih’te protesto edildi
ABD’de çekilen ve İslam dünyasında büyük infiale yol açan, Hz. Peygamber’e hakaret içerikli film Fatih’te protesto edildi. Kardeşlik ve Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla ikindi namazında Fatih Camii’nde buluşan Müslümanlar, Saraçhane Parkı’na bir yürüyüş gerçekleştirerek ve İslami değerlere yapılan bu saldırıyı telin bir basın açıklaması okudular.
Fatih camiinden kortej halinde Saraçhane parkına doğru yürüyüşe geçen Müslümanlar yoğun katılımdan dolayı Saraçhane parkına sığmayıp çevre alana yerleşerek programı takip edebildiler.
Kardeşlik Ve Dayanışma Platformunun organize ettiği, basın açıklamasına Özgürder, İmkander ve Peygamber Sevdalıları Platformu gönüllülerinin iştirak ederek destek verdikleri görüldü.
Sıkça Tekbirlerin getirildiği programda, “Peygambere uzanan eller kırılır”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi”, “Muhammed canımız feda olsun kanımız”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Peygamberin yolunu sürdüreceğiz”, “Muhammed Ümmeti, kabul etmez zilleti”, “İnsanlığın umudu Kur’an’ın yolu” sloganları atıldı.
Sunumunu Kalem-Der’den Asım Şensaltık’ın gerçekleştirdiği program Şensaltık’ın Kur’an’ı Kerim’den ayetler okumasıyla başladı.
Daha sonra eylemde ilk konuşmayı yapan Yazar Hamza Er, Müslümanlar olarak birlik olma, caydırıcı güç olma yeteneğini kaybettiğimiz günden beri Kur’an, Peygamberimiz ve İslami kimliğimize yönelik hakaretlere şahit olmaktayız diyerek sözlerine başladı. Dünyanın her yerinde birkaç ruh hastasının ürettiği her tahrik ve provokasyona cevap verme telaşıyla tabii ki davranamayacağımızı belirten Er, bu figüran ellerin hakaretinin arkasındaki zihniyeti, küstah medeniyeti mahkûm etmenin asıl amaç olduğunu ifade etti.
Hiç kimsenin fikir özgürlüğü, farklılık, çeşitlilik adı altında İslami değerlerimizle alay edemeyeceğini vurgulayan Hamza Er daha sonra konuşmasına şöyle devam etti: “hiçbir kutsalı kalmayan, inandığı tüm değerleri mizah ve alay konusu yapabilen, azgın batı medeniyeti, Müslümanların tahammül sınırlarını zorlayarak ateşle oynamaktadır. Hastalıklı zihniyetin ürettiği bu projeler, topraklarımızın işgalinden, Ebu Gureyb ve Guantanamo zindanlarında yaşananlardan, el uzatılan namuslarımızdan, Kur’an’ın hükmünün 1400 sene öncesinde kaldığı beyanat ve dayatmalarından daha yüksek bir hakaret değildir.”
Bombalanarak “yanlışlıkla öldürüldü” denilen Afgan köylüleri, Gazze’de yağan bombalarla öldürülen çocuklar ve Ebu Gureyb zindanlarında ortaya çıkan işkence ve hakaret fotoğraflarına karşı sessiz kalanların, Peygamberimiz Hz.Muhammed(s)’e yapılan hakaretlere yönelik protesto gösterileri sırasında açılan ateşle ABD büyükelçisinin öldürülmesi üzerine kınama ve taziye yarışına girdiklerinin ibretle izlenmesi gerektiğini söyleyen Hamza Er, bu gelişmeler safların net görülebilmesi için de fırsat oluşturmuştur dedi.
Hamza Er, “Namaz kıldığı sırada müşrik önderlerin saldırısına uğrayan Peygamber babasının üzerini temizleyerek ona sahip çıkan Fatıma (r), Taif’te taşlanan Peygamber’e (s) göğsünü siper eden Zeyd (r) ve Uhud’da “Peygamber öldüyse yaşamanın ne anlamı var” diyerek düşman hattının içine dalan Enes (r) nasıl ki sözlerine sadık kalmışlardır, bizler de Peygamberimize ve İslami kimliğimize karşı sadakatimizi ispatlamayı taahhüt ediyor ve sıramızı bekliyoruz; sözümüzden de asla dönmeyeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Er’den sonra söz alan İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, son İslam Peygamber’ine hakaret ederek Müslümanları provoke etmek amaçlı olarak çekilip piyasaya sürülmüş son filmi çekenlerinden daha çok, buna zemin hazırlayan, önünü açan, koruyan Batı zihniyetinin hedef alınması gerektiğini söyleyerek sözlerine başladı.
Batılı emperyalist devletlerin, ABD, AB ve katil orduları NATO’nun İslam’ı tehdit ve düşman ilan ederek, İslam coğrafyasında işgal, sömürü ve katliam planlarını uyguladıklarını ifade edenMehmet Pamak sözlerine şöyle devam etti: “ABD, AB ve Nato, komünist sistemin çöküşünü müteakip, daha önce var olup da, komünizme karşı “Yeşil Kuşak” desteği sağlamak için geri plana çektikleri düşmanlığı tekrar öne çıkarıp, Haçlı kinini güncelleştirip, İslam’ı ve Müslümanları tehdit ve düşman ilan ettiler. Bir yandan liberal kapitalist sistemin zaferini ve “Tarihin sonunu” ilan ederken, diğer yandan da “Medeniyetler Arası savaş” tahrikleriyle İslam’ı ve Müslümanları hedef gösterdiler. Ardından “İslam radikal ve Ilımlı versiyonlarıyla önce kendi içinde savaşacak” yönlendirmeleriyle, Müslüman halkları mezhep kışkırtıcılığı yaparak, ılımlı ve radikal diye bölüp tahrik ederek kendi içinde çatıştırmaya çalışıyorlar. Bunun için, İslam coğrafyasında “Medeniyetler ittifakı” ve “Dinler Arası Diyalog” yalanlarıyla yandaşlar edinerek, sürekli provokasyonlar ve yönlendirici çalışmalar yapıyorlar. Bütün bunlarla, bölgemizi kaos içinde tutarak, istedikleri gibi oynamaya ve çıkarları istikametinde yönlendirmeye çalışıyorlar. İslam’a ve Müslümanlara yönelik hakaret, aşağılama ve tahrikler, Selman Rüşdi vb.lerinin öne sürülmesi, Danimarka’da Peygamberimize (s) hakaret karikatürlerinin yayınlanması, Amerika’da Kur’an yakma eylemleri gerçekleştirilmesi ve en son olarak da bu film alçaklığının gündemleştirilmesi dahil, Batı’da İslam’a ve Müslümanlara hakaret etme, kötüleme, düşmanlaştırıp hedef göstermeye dair tüm çabaların arkasında işte bu İslam’a yönelik küresel düşmanlık ve projelerin yer aldığı bilinmeli, tepkiler de bu çapta ve nitelikli bir biçimde ortaya konmalıdır.”
“İnsafsız uçaklar”la gerçekleştirilen suikastler, korkakça bu uçaklardan atılan füzelerle vurulan evler, sivil, kadın, çocuk ayırmadan yapılan katliamlar, Ebu Gureyb’de Guantanamo’da ve daha binlerce gizli CIA işkence merkezlerinde, ülkelerinden korsanca kaçırılıp getirilen masum Müslümanlara yönelik alçakça, vahşice işkencelerin hep bu vahşi batı karakterinin eseri olduğunu belirten Pamak, “Medeniyetler arası ittifakçılar ve dinler arası diyalogcular, bu durumlara fırsat vermeyecek sonuçlara ulaşabildiler mi? Bu tür zulümlere güçlü ortak itirazlar ve yaptırımlar ortaya koyabilselerdi, belki de bu derecede infial olmayacak, yapanın yanında kalmadığını gören kitleler daha bir sükunetle hareket edebileceklerdi. Ama bütün bunları yapması gerekenler, maalesef söz konusu projeler çerçevesinde Batının yaptığı bütün vahşete, işgallerle katliamlara ve İslami değerlere hakaretlere, saldırılara sessiz kalırken, Müslümanların bu kadar zulüm karşısındaki doğal tepkilerine tahammül edemeyip, ağır eleştiriler yöneltiyorlar.” dedi.
Rasulullah (s) ve İslami değerlerimize hakaret edenlerin, ne yaparlarsa yapsınlar değerlerimize bir zarar veremeyeceklerine değinen Mehmet Pamak, Müslümanlar olduğunu iddia edip, Resulullah’ı (s) çok sevdiğini iddia edip O’nun bıraktığı emanete ihanet edercesine Kur’an ve sünnete sarılma sorumluluğunu, Kur’an’ı hakkıyla okuma, anlama, öğüt alma ve yaşamlaştırma, yayma sorumluluğunu gereğince yerine getirmeyenlerin, Peygamber’e hakarete verecekleri tepkilerinin de çok anlamlı ve tutarlı olmadığını hatırlattı.
Mehmet Pamak “Madem bizi provoke etmek, tahrik etmek için Peygamberimize hakaret ediyorlar o halde oyuna gelip tahrik olmayalım, istedikleri gibi alçaklık etsinler, hakaret etsinler mi diyeceğiz. Ama bir yandan bu alçaklara hak ettikleri cevabı tepkiyi verirken, bir yandan da onların oyun ve projelerini boşa çıkaracak, parçalayıp atacak esas işlerimizde ciddi çalışmalar yapmalıyız. Zalimlerin, müstekbirlerin, İslam düşmanlarının, dünyayı böyle boş bulamayacakları İslami bir inkılabı yaşayıp yaşatarak güçlü bir İslami otoriteyi ortaya çıkarmak, Müslümanların vahdetiyle ümmeti vahiy ekseninde yeniden inşa etmek üzere sorumluluklarımızı kuşanmalıyız. Böylece çağımız insanlarına vahyin şahidliğini yapacak Kur’an neslini inşa etmeliyiz, işte öncelikle ve sürekli biçimde bunlara yoğunlaşmalıyız. Dünya insanlığını bu zalimlerin elinden kurtaracak mesajı bölgemizde ete kemiğe büründürüp modelleştirerek dünya insanlığına sunmalıyız. İşte biz Müslümanlar buyuz, bize zulmedenlerin bile kurtuluşuna vesile olmaya çalışan tevhidi daveti, merhameti ve adaleti temsil ediyoruz. İşte bu istikamette sorumluluklarımızı yerine getirmek üzere seferber olmalıyız.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Tertip edilen eylem, Hay-Der yönetimindenYunus Emre Aksu’nun Kardeşlik ve Dayanışma Platformu adına hazırlanan basın açıklamasını okumasının ardından “Peygamber Sevdalıları Platformu’ndan Cemal Çınar’ın yaptığı duayla sona erdi.
ABD, İsrail ve Suriyeli Müslümanların katliamına ortak olan Rusya’nın bayraklarınının yakıldığı eylemde “Hz. Peygamber’e (s) ve İslami Değerlerimize Saldıranları Affetmeyeceğiz”, “Canlar Yoluna Fedadır Ya Rasulallah”, “Peygamber Mü’minlere Canlarından İleridir!” pankartları açılarak “Ve Şüphesiz Sen Pek Büyük Bir Ahlak Üzerinesin /Kalem 4”, “Anam Babam Sana Feda Olsun Ya Rasulallah!”, “Küfür Tek Millettir!”, “Tek Önder Peygamber!”, “Zalimler İçin Yaşasın Cehennem!”, “Müslüman Halklar Uyandı, Emperyalistler Hesap Verecek” dövizleri taşındı.
Eylem sonunda okunan basın açıklamasının tam metni şöyle:
İslami Değerlerimize Yönelik Saldırılar Affedilemez
Her fırsatta İslam dinine ve onun değerlerine yönelik saldırı ve hakaret söylemleri geliştiren, gerçek dışı bilgiler üreterek kendi insanlarını yanlış yönlendirmeye çalışan zihniyet, bugün daha alçak ve provakatif bir projeyle ortaya çıkmıştır.
Aslen İsrailli olan ABD vatandaşı bir yönetmenin stüdyo ortamında hazırladığı, tahrik ve saldırı amacı taşıdığı çok açık belli olan ”Müslümanların Masumiyeti” isimli çalışmanın, İslam dininin son Peygamberi önderimiz Hz. Muhammed(s) ile ilgili alay ve aşağılama içeriğine sahip olduğu görülmüştür.
Daha önce Florida’da kurduğu kilisesinde, Kur’an yakma eylemi gerçekleştireceğini ilan eden sapkın rahip “Terry Jones”, bu alçakça tasarlanan filmin galasını yine kendi kilisesinde tertip ederek, bu işin de arkasında olduğunu açıkça göstermiştir.
Bu küstah saldırılar, sadece deli, ruh hastası birkaç kişinin işi olarak görülüp geçiştirilmemelidir. Yüce kitabımız Kur’an’ı yakma girişiminde bulunan kişiye, gelen tepkiler üzerine sadece 271 dolar ceza vererek olayı kapatan Amerikan sistemi, bu saldırıların devam ettirilmesinin doğal ortağıdır.
Küstah batı medeniyeti, sahip olduğu her şeyi tartıya koyma, deneye tabi tutma, mizah ve eğlence konusu edinme, popüler kültürüne ve azgın, hayvani fantezilerine malzeme yapma durumunda olabilir.
Ama, imanını hayatının merkezine alan, Rabbi, Kitab’ı ve Peygamberi uğrunda yaşamayı amaç edinen, bu değerler uğruna sahip olduğu her şeyi feda etme kararlılığında olan mü’minlerin, inançlarının oyun ve eğlence konusu edilmesine asla rıza göstermeyecekleri bilinmelidir.
Artık birileri, kendisine itaatin Allah’a itaatle eş olduğu, sahip olduğumuz tüm dünyevi nimetleri O’nun yolunda feda etmeye hazır olduğumuz tek önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed(s) ve temsil ettiği değerlerin, farklılıklara saygı kılıfıyla mizah ve alay konusu edilemeyeceğini öğrenmelidir.
Bizler ayrıca, bu tür saldırgan ellere odaklanarak gerçek efendilerin gündeme getirilmemesini de doğru bulmamaktayız.
Çünkü, bizim asıl meselemiz sadece bir kaç ruh hastasının yaptığı stüdyo çalışması değildir. Mesele, birilerinin her daim İslami değerlerimize saldırmayı, topraklarımızı işgal etmeyi, mescidlerimize kirli postallarıyla girip kan dökmeyi, bombalamayı, tarihimizi yağmalamayı, namuslarımıza el uzatmayı, kaynaklarımızı sömürmeyi, İslami olanı yok saymayı kendine hak görmesidir.
Bu çapulcu figüranların asıl suç ortaklarının, Irak ve Afganistan’ı yakıp yıkan, milyonları aşan insanımızı bilgisayar oyunu oynar gibi uçaklarla bombalayarak öldüren, bizlere Ebu Gureybleri, yaşatan, dünyanın her yerinden Müslümanları Guantanamo zindanlarına tıkayarak insanlık dışı işkenceleri gerçekleştiren, yıllardır Ömer Abdurrahman gibi bir Kur’an âlimini zindanlarda süründüren ABD ve temsil ettiği zihniyet olduğu unutulmamalıdır.
Bu arka planı hesaba katmayıp gündeme getiremeyenler, sadece Müslümanların tepkilerine eleştirel yaklaşıp kınayan, ABD’nin kayıpları için özür ve taziye mesajları yarışına girenler, içerisinde bulundukları aşağılık kompleksinden bir an evvel kurtulmalıdırlar.
Müslümanca eylemlilik gösteremeyerek aşırı tepkisellikte bulunanlar olabilir. Fakat bu durumda bile Müslümanları tahrik eden, saldırgan emperyalist yaklaşımlar mahkûm edilmeli, oluşan koas ve kargaşa ortamının tek müsebbibi olarak görülmelidir.
Bizler, Allah’a, kitabına ve ahiret gününe iman iddiasında bulanan tüm kardeşlerimizi, her koşulda kulluk bilinciyle sorumluluklarını yerine getirmeye, insanlığın muhtaç olduğu Tevhid ve Adalet mesajını yaygınlaştırmak için çalışmaya, muhataplarımızın bir adım atarken 100 kere düşünmesini sağlayacak caydırıcı, güç ve birlikteliğin arayışı içerisinde olmaya davet etmekteyiz.
Kardeşlik ve Dayanışma Platformu