Evlerimizi Okul Haline Getirmek Adlı Konferans Yapıldı
Kalem-Der bayanlar komisyonunun düzenlediği aylık Konferansların Mart ayı Konferansı Ahmed Kalkan Hocanın, Evlerimizi Okul Haline Getirmek adlı sunumuyla Dernek binamızda gerçekleştirildi.
“Musa ve kardeşine (şöyle) vahyettik: «Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın, evlerinizi namaz kılınan (ve kıbleye dönük) yerler yapın ve namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri de müjdele.» Yunus 87. Ayetini paylaşarak sunumuna başladı.
Daha sonra sözlerini şu şekilde sürdürdü;
Musa (a.s) örnekliğinde bizlere, Firavunların hakim olduğu bir düzende nasıl bir tedbir almamız gerektiğini bildiriyor.
Hz Peygamberde Mekke de resmi bir kurum kurmayarak Daru-l Erkam’ı oluşturdu.
Mescit edinme namaz kılınıp sonra dağınılsın diye emredilmedi çünkü mescitler yeri geldiğinde spor salonu, Hastahane, devlet karargahı vb, özelliklere sahipti, günümüzde ki mescitler yaklaşık olarak 30 civarındaki asrı saadet deki mescitlerim bu işlevlerini yitirmiştir.
Müslümanlar olarak başka kurumlarımıza sahip çıkamadığımız gibi ailemize de sahip çıkamadık.
Söz konusu ayette Müminlerin zafer ile müjdelenmesi emrediliyor. Şayet evlerimize sahip çıkabilirsek zafere ulaşacağımız bildiriliyor.
Ashap bugünkü gibi putperest eğitim sistemine ölümleri pahasına çocuklarını göndermezlerdi.
Evlerimiz televizyonlar sayesinde bir stadyum bir müzikol ve batı tarzı bir hayatı anımsatan bir lokanta, bir otel durumunu geldi.
Müslümanın iddiasında olan kimselerin evlerine bakarak ne kadar iddialarında samimi olduklarını görebiliriz.
Rad süresi 11. Evlerimizi Allah’ın istediği bir süreye getirmeden ne kendimizi nede toplumu değiştirebiliriz.
Evlerdeki sıcaklık dernek ve vakıflardaki sıcaklıkla mukayese edilebilecek bir düzeyde değildir.
Dernek ve Vakıf çalışmalarına katılan kimselerin evlerini ihmal etmeleri söz konusu olamaz.
Evlerin mescit edinilmesi demek mescitlerdeki gibi boş şeylerle meşgul olmak yasaktır, aynen bunun gibi evlerimizde de mescitleri de yasak olan şeyleri yapmamamız gerekiyor.
Bizim evlerimiz ile Peygamberin ve ashabın evinden ziyade kafirlerin evlerine benziyor. Irak, Suriye, Filistin işgal edildi bundan daha tehlikelisi bizim yaşadığımız işgaldir. Topraklardan daha değerli olan çocuklarımız ve evlerimiz işgal edilmiştir.
Çocuklarımızı başkalarına emanet ederek onların yetiştirmelerini bekleyerek cennet hayalleri kurmaktayız.
Hz Hatice’yi Hz Aişe’yi ve diğerlerini kim yetiştirdi. Allah’ın bize emanet ettiği çocuklarımızı başkalarına emanet etmemiz ve kafir bir eğitim sistemine terk etmemiz emanete ihanet etmemizdir.
Anne sütünün yerini hiçbir mamanın tutamadığı gibi hiçbir annenin eğitmenliğinin yerini hiçbir eğitmen tutamaz.
Bu konuda kitaplardan ve özelliklede Allah’ın kitabından yeteri kadar istifade edemiyor evlerimizi Hz Peygamberin tabiriyle Kabire benzetiyoruz.
Annenin babadan 3 derece üstün olmasının ve cennetin annelerin ayaklarının altında olmasının sebebi sadece çocuğu doğurduğu için değildir. Çocuğun eğitimini ve yetiştirilmesini sağladıkları içindir.
Çocukların temizliklerine gösterdikleri hassasiyeti dinlerine göstermiyorlarsa bu hiçbir aklın kabul edebileceği bir durum değildir.
Çocuklara hayatlarında başka büyük tanımasınlar diye hayata ilk adım attıkların da Allah’ın en büyük olduğunu söylemek için ezan ve kamet okuyoruz.
Eğitim ya fıtrat ile vahyin buluşması ile olur veya fıtratın vahiyden tamamen uzaklaşmasını sağlar.
Ahzap süresi 66-68 ayetleri. “Onların yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve peygambere itaat etseydik. Ve dediler ki: Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular. Rabbimiz, onlara azabtan iki katını ver ve onlara büyük bir lanet ile lanet et.” Ahzab 66-68
Hadis rivayetinde anne babanın çocuklarına bırakacağı en büyük mirasın güzel ahlak olduğu ifade edilir.
Çocuklarımıza ilk öğreteceğimiz şey “La ilahe İllallah” olmalıdır der Hz Peygamber.
Çocuklarımızı cesur olarak yetiştirmeliyiz ve zalim ve kafirlerden korkmayacak bir eğitimden geçirmeliyiz.
İnternetin çocukların hayatlarında oluşturduğu olumsuz etkilerin farkında olarak bu konuda tedbirler almalıyız.
Eğitimde korku öncelikli bir eğitim değil de sevgiye dayanan bir eğitim uygulanmalı.
Hz Peygamber bizimde evimize gelse acaba peygamberin taktirini mi alırdık yoksa mahcup mu olurduk.
Başkalarına tebliğ eden insanlar tebliğ edilecek duruma gelmişler. Bu tür bir durumda ilahi yardım gelmiyor.
Çok uzaktakilerle internet ve telefon vasıtasıyla irtibat kuranlar yan odadaki çocuk ve eşleriyle irtibat kuramıyorlar.
Cahiliye insanı kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı bugün de benzer durumlar söz konusudur. Çocukları Allah’ın istediği şekilde yetiştirememek de, çocukları diri diri öldürmek demek değil midir?
Çocuğun midesini doyurmak önemli olduğundan çok daha önemli olan, çocukların ruhlarını doyurmaktır.
Çocuklarımıza çokça bilgi vermekten önce kişilikli bir mümin olmasını sağlamalı ve dini sevdirmeyi önceliklemeliyiz.
Çocuklarımıza ve topluma model olmamız gerektiğini unutmadan, başkalarına örnek olmaktan önce kendi yakınlarımıza örnek olmamız gerektiğini unutmamalıyız diyerek sözlerine son verdi.