Mehmet Pamak Hocanın İzzeti Yanlış Yerde Aramak Kitabı 2 Cild Olarak Okurlarıyla Buluştu!
İzzeti Yanlış Yerde Aramak Kitap Tanıtımı
Mehmet Pamak‘ın yıllardır aranan ve bir süredir de beklenen yeni kitabı “İzzeti Yanlış Yerde Aramak” 22 yıl sonra yeniden yayınlandı. Hem de kitabı daha güzelleştiren ilâvelerle güncellenmiş olarak… Eser, Pamak’ın merak edilen hâtıralarının da yoğun biçimde anlatıldığı kapsamlı ve zengin bir içerikle iki cilt halinde okuyucuyla buluştu.
Bu kitabı okuyanlar;
– kendisini Müslümanlığa nispet eden geniş kitlelerin, geleneksel ve modern cahiliye ile sentez edilmiş yanlış “İslam anlayışları”nın Kur’an ve sünnet ışığında değerlendirilmesini,
– vahye dayalı Hak din, dosdoğru din olan İslam’ın ve Müslümanlığın ne olduğunu,
– Kur’an ve sünnet ölçüleriyle sırat-ı müstakimin ve istikamet üzere olmanın manasını,
– istikametten saparak izzeti yanlış yerde arayanların niye böyle bir zillete düştüklerinin somut örnekler üzerinden anlatımını,
– istikamet krizi yaşayan Müslümanların bu hâle yol açan zaaflarını ve çıkış yolunun ne olduğunu,
– tasavvuf ve tarikatlardaki yanlış din anlayışlarının, yaygın bid’at ve hurafelerin ilmi ölçülerle değerlendirilmesini,
– modernitenin ürettiği ve zorbalıkla küresel egemenliği ele geçirmiş seküler modellerin karşısında mağlubiyet psikolojisinden kaynaklanan kompleksle istikameti koruyamayıp onlara doğru savrulan “İslamcı” aydın ve ilahiyatçı akademisyenlerin düşüncelerinin somut örnekler üzerinden değerlendirilmesini,
– laik devletin ve laik bir kurum olarak kurgulanmış olan Diyanet’in İslam ve Müslümanlar üzerindeki vesayetini, laiklikle uyumlu “resmi din”in tahrifat ve saptırmalarının ifşa edilmesini,
– inzal edilmiş Allah’ın ipi (Hablullah) olan Kur’an’a topluca sarılmayı terk ederek tarihî yozlaşma sürecinde mezhep, meşrep ve ekollerin bid’at ve hurafelere dayanarak ya da zan içeren alandan ürettikleri iplere (akîdelere) tutunmak sebebiyle yaşanan parçalanma ve sürüklenilen zilletin değerlendirilmesini ve çıkış yolunun gösterilmesini,
– bütün dinlerden eşit uzaklıkta devlet olamayacağını, laiklikle İslam’ın asla bağdaşmayacağını, devletin de güneşin de dininin olduğunu, emir ve itaatin olduğu her alanda din olduğunu,
– ve daha birçok konu, olay ve analizi,
– üstelik tüm bunların yanında, yazarın bütün bu anlayışlarla, kişi, kesim ve kurumlarla birlikte olduğu yaklaşık 40 yıllık süreçten aktardığı, bazen şaşıracağınız, bazen düşüncelere dalacağınız ibret verici ilginç hatıralarını ve işlenen konularla ilgili vahye dayalı ilmî açıklamalarını da okumak imkânını bulacaklardır.
Yazarın, “İzzeti Yanlış Yerde Aramak” kitabının önsözünde ve sonuç bölümünde yaptığı vurgulardan birkaç alıntı:
“Okudukça göreceksiniz ki, geleneksel ve modern cahiliyeye kendilerini nispet ederek ya da onlara sığınıp izzeti, gücü ve kurtuluşu oralarda arayarak zillete sürüklenenler “Müslüman câmia” olarak tanımlanan kesimin kahir ekseriyetini oluşturmaktadır. Bu sebeple de Türkiye’de on yıllar geçtiği hâlde İslami bir toplumsal dönüşüm yaşanamamaktadır. Tevhidî uyanış sürecinden gelenler bile sabırlı ve uzun soluklu bir mücadeleye dayanamadıkları, bıkıp yorularak aceleyle bazı imkânlara kavuşmak istedikleri, pragmatik davrandıkları için bu kesimlere doğru meyletmektedirler. Sonuçta sahih bir İslam anlayışına sahip bağımsız İslami kimlikli bir yapı bir türlü ortaya çıkarılamamaktadır. İşte bu büyük zaaf ve sapmanın engellenmesi, hiç değilse asgariye inmesi, geleneksel ve modern cahiliyenin iyi tanınması, oralara meyledenlerin azaltılması ve İslami toplumsal dönüşüme, Kur’anî bir inkılâba öncülük ve örneklik yapacak yeterli sayıda ve nitelikte tevhidî bir kadronun, bir Kur’an neslinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmak amacıyla bu kitabı yazmış bulunuyorum.
Verilen somut örneklerin, somut şahidliklerin ve yaşanmış savrulmaların üzerinden İslami mücadeleye dair bir özeleştiriyi gündemleştirerek doğru olan istikameti daha anlaşılır hâle getirmeye çalıştım. On yıllardır yaşanan birikim, hep böyle yanlış yönelimlerle, istikameti korumadaki zaaflar ve savrulmalarla heba edildi. Uzunca bir süreçte içinde yer aldığım, sırasıyla; Yeryüzü Dergisi, Mazlum-Der, Selam Gazetesi, Haksöz Dergisi tevhidî mücadelede en net çizgiyi teşkil ediyordu. Bu birikim nereye gitti? Neden bağımsız İslami kimlikli kuşatıcı bir yapıya dönüşemeden her seferinde sistem içi politikaya doğru savrularak heba edildi? İşte bu büyük yanlışa ve kötü gidişe dikkat çekip sorgulamaya vesile olmak istedim.
Geleneksel ve modern cahiliye ile iyice bütünleşmiş olan ve yanlış istikamete yöneldiklerinden dolayı içine düştükleri “zilleti” “izzet” zanneden geniş kesimlerin, uyarılarımızı dikkate alıp kendilerini düzeltmeleri uzun ve sabırlı bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bu zorlu mücadelede birlikte olmamız gerektiği hâlde, mevzilerini terk edip ganimete koşan Uhud okçuları misali, hep birlikte bulunduğumuz “hat”tı bırakıp birtakım “kazanım”lar ve “maslahat”lar için, bâtıl sistem içi politikaya “aktif destek” vermeye giden kardeşlerimizi, terk ettikleri “hat”ta geri dönmeye çağırıyoruz. Bizler bir gün dönecekleri umuduyla onların bıraktıkları mevzileri de tutmaya çalışıyoruz. Ancak kendi görevlerimizle birlikte bütün “hat”tı tutmak için sayımız gittikçe azaldı.
Biliyoruz ki, yapmamız gereken; izzetin tamamının Allah’ın yanında olduğunun bilincini her şartta koruyarak, Allah’a (cc) ve Rasûlü’ne (s) isyan edenlerle uzlaşıp bütünleşmemek, her şeye rağmen Allah’ın tarafında yer almak, Rasûlullah’a layık ümmet olduğumuzu ispat ederek onun yolundan yürümektir. Onun mücadele sünnetine uymak, onun güzel örnekliğine ters düşmemektir. Ne pahasına olursa olsun, her şartta tevhidî istikameti korumakta ve vahyî ölçülere sadakatte ısrar etmektir. Yalnız Allah’a ibadet etmenin de, tevhidin de gereği budur. İşte bu bilinçle, bütün Müslümanları, bu istikamette toplanmaya ve tevhidde vahdet oluşturup bağımsız İslami kimlikli kuşatıcı bir yapıyı, yani insanlığa vahyin şahidliğini yapacak bir “Vasat Ümmet”i, bir “Kur’an toplumu nüvesi”ni oluşturmaya çağırıyoruz.”
Evet, yazar kitabın yazılış amacını böyle açıklıyor. Son söz olarak diyoruz ki; Türkiye’deki İslâmî hareketi, cemaatleri, kanaat önderi olarak öne çıkan şahsiyetleri, “İslamcı” aydınları, ilâhiyatçıları tanımak, savrulmaların sebeplerini ve boyutlarını anlamak ve benzer yanlışlara düşmemek için ne yapılması gerektiğini öğrenmek isteyenler mutlaka bu kitabı okumalıdır.
Ma’ruf Yayınları