Makale: DÂVA VE ADAMI!
Allah’a hamd olsun, onun Rasulüne, âline ve ashabına salatüsselam olsun.
Bu Dava, Allah’ın davasıdır. Allah Bütün peygamberleri bu davanın tebliğcileri olarak göndermiştir. Peygamberin varisi olan “ilmi ile amel eden” alimlerle beraber, bu davayı kendine dert edinmiş müslüman, mü’min, müvahhidlerin “Allah rızası için” aramızdaki ufak tefek problemleri bilhassa nefsi davranışlardan vazgeçip suni ayrılıkları bir kenara bırakarak, bu büyük dava için bir nefer olarak, ben ne yapabilirim hesabını yapmalıyız/yapalım ki, inşaAllah Rabbimiz hiç ummadığımız yerden bize bir kapı açar.
Altmış küsür yaşımda/ömrümde, daha yeni yeni anlıyor/farkediyor olmam, beni o kadar derinden üzüyor ki, kendi kendime diyorum: “Ah Mehmet keşke sen bu farkı, daha evvel yani gençliğinde farketseydin, saçını değirmende ağartacağına, bu dava uğruna ağartsaydın, bütün çaban bu yönde olsaydı, yarın ruji mahşerde Allah’ın huzurunda senin kurtuluşuna sebep olsaydı daha iyi olmaz mıydı, yoksa ömrünü boşu boşuna mı heba ettin?”
Döndüm tekrar kendime baktım, ve elhamdulillah hala yaşıyorum evet çok geç kalmışım ama daha hayattayım yapılacak çok şey var. İşin burasında müvahhid, mü’min müslüman gençlere çok şey düşüyor, burada siz gençlere, geçmişteki çok acı tecrübelerime dayanarak bir çağrıda bulunmak istiyorum.
(Kendinizi) “ilmi ile amel eden mü’min müvahhid hocalarımızın dizi dibinde ilim, irfan, bilgi, beceri ile donatın, ahlak ve tevazu ile taçlandırın. Öyle ki, toprak gibi mütevazı olun. Kendinizi Allah’ın yoluna/davasına adayın. Küçücük bir işte dahi Allah’ın rızasını arayın. Hiçbir zaman tebliğci olduğunuzu unutmayın, bu ruh ile yetişip, zaman/zemini oluştuğunda bu vazifeyi yaptığınızda bir kişinin hidayetine vesile olursanız, bu size dünya ve içindekilerden daha hayırlı olur.
Ücretinizi sevabınızı dünyevi/uhrevi rızkınızı, Allah’tan bekleyerek, (ki, onun garantisindedir) bu hususta hiçbir endişe duymadan, İbrahim peygamberin teslimiyeti gibi teslim olduktan sonra, nebilerin, salihlerın, sıddıklerin şehidlerin yolunda Tevhid bayrağı altında birleşiniz/birleşelim. Birlikte rahmet, ayrılıkta ise azap vardır.
Enfal/46 da Rabbimiz buyuruyor ki; Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, yoksa gevşer çekinirsiniz ve gücünüz gider. Sabredin, şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir.
Bu çok zor gibi görünse de Allah katında çok kolaydır.
Allah dilerse bizi birbirimize sevdirir, kalplerimizi birleştirir, bizi bu dağınıklıktan kurtarıp bir araya getirip elimiz ile yeniden Allah’ın hükmünü yeryüzüne hakim kılar.
İşte o zaman bu işlenen, şirkleri küfürleri, ve zulümleri, yeryüzünden kaldırabiliriz.
O zaman
insanların kardeşçe yaşayıp,
kimsenin, kimseye zorla/dikteyle Allah’ın kullarını, Allah’ın yolundan alıkoyamayacağı bir dünya inşasında, ben de varım deyip hemen işe, nereden başlayacaksak başlayalım.
Hiç kimse “Ben bir şey yapamam.” demesin. Bu temele kum da lazım, tuğla da demir de lazım.
Bu temele illa ki bir şey olabiliriz. Kardeşlerim artık her kime ne düşerse, elimizi taşın altına koymalıyız.
Yani kum muyuz, tuğla mıyız, yoksa demir miyiz; herkes kendini iyi bilir. Kaybedecek hiç zamanımız yoktur.
Eğer geç kalırsak,
Yarın Allah bize hesabı soracak, “Ey falan kulum sana ihtiyaç vardı, sen neredeydin, ne ile meşguldün?” diye sorarsa ki, soracak. Acaba o zaman bizim halimiz/cevabımız ne olacak? Hepimiz bunu kendimize sormalıyız.
Rabbimiz Tevbe suresinin 24. Ayetinde şöyle buyuruyor,
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, kazandığınız mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz bir ticaret ve hoşlandığınız evler, size Allah’tan, Resûlü’nden ve O’nun yolundaki cihaddan daha sevimli ise, artık Allah’ın (azap) emri gelinceye kadar bekleyin. Allah, fâsıklar toplumunu doğru yola eriştirmez.”Tevbe 24.
İşte bundan dolayı, diyorum ki, geç kalmadan bu büyük fırsatı değerlendirelim.
Allah’ın davasına omuz verelim.
Sorumluluğumuzun bilincinde olalım o zaman Allah’ın yardımını umabiliriz. Kendi yolunda bize yardım edeceğini, Rabbimiz Muhammed süresinin 7. Ayetinde şöyle buyuruyor,
Ey iman edenler! Eğer Allah’a yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.
Allah’ın yolunda/davasında samimi bir şekilde çabalarsak, elimizden geleni yaparsak, sonuç ne olursa olsun kazanmışız demektir. İnşaAllah.
Bütün Alemlerin Rabbi olan Allah, bu özlediğimiz günlere bizi keremiyle, yardım ve desteği ile kavuştursun. Cennetinde cem etsin inşaAllah.
Kelamın sonunda da Allah’a hamdolsun, Rasulüne alına ve ashabına salat olsun, bütün müslüman mü’min müvahhidlere selam olsun.