Dünya, kısa bir ömür yaşayacağımız ve mü’min için gerçek yurdu olan cennete geçiş yeridir.
Kafir olanlar ise dünyada tüm zevkleri tadıp, Allah’ın sınırlarını aşarak Ahiret yokmuş gibi yaşayan sonuçta cehenneme gidecek olan; iki sınıf insanın yaşadığı imtihan için yaratılmıştır bu dünya hayatı!..
Dünyaya ne gözle baktığımız çok önemli; kimisi için yalan, kimisi için zevklenme, kimisi için ise mal biriktirme, kimisi için cennet gibi yaşamı tercih etme yani aşırı zengin (karun) gibi yaşama,
Biz müslümanlar için en doğru dünya tanımı her anımız zenginlikle, fakirlikle, aile ile ürün çoğaltma veya eksiltme vs. imtihan alanı olan yer.
Dünyada insan için yaratılan yıldızlar, güneş, ay, rüzgarlar, yağmur, bitkiler, ağaçlar, hayvanlar hepsi insanın faydasına olan; cennetten bir parça ışık, deniz, ırmaklar, bağ ve bahçeler ve sayısız rızıklar, sevinç ve huzur. Cehennemden bir parça ise ateş zehirli yiyecek, zehirli hayvanlar, leş, kan, irin, korku ise cehennemi hatırlatır, ibret alanlar için.
Bu dünya hayatı, ancak bir eğlence ve bir oyundur. Âhiret yurdu ise, şüphesiz asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!… (Ankebut Suresi 64)
O, hanginizin daha güzel amel edeceğini imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O, her şeye galiptir, çok affedendir. (Mülk Suresi 2)
Bu iki ayet müslüman olan için dünya hayatında nerde durması gerektiğini anlatır.
Tüm gayemiz bu uğurda mücadele etmek, çabalamak ve cennete gidecek yolu bulmaktır. Karun’da mal biriktirdi infak etmedi kaybetti. Ebu Bekir (r.a) da zengindi infak etti kazandı.
‘Keşke bilselerdi’ bu Rabbimizin uyarısını çok ciddiye almamız ve üzerinde düşünmemiz gerekiyor.
Dünya kafirlere bırakılmayacak kadar önemli; mü’min şahsiyetin yeryüzünün halifesi olarak dünyayı yaşanacak hale getirmek için mücadele etmesi lazım gelir. İmar etmek, ihya etmek, örnek olmak, adaletli olmak, Allah’ın emri ile hareket metodu uygulamaktır. Yarattığı her insan için barınma, giyecek, ve yiyecek te bol bol ihsân etmiştir. Zalimlerin elinde güç olunca yeryüzünde fesat, kan ve gözyaşı bozgunculuk, adaletsizlik ekini ve nesli yok etme çoğalır. Bunlar için dünya hayatı az bir ömür sürmek ve sonu hüsran bir hayattan ibarettir.
Sakın zâlimlerin yaptıklarından Allah’ın habersiz olduğunu sanma. Allah, onları gözlerin belereceği güne erteler. (İbrahim Suresi 42)
O yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla da övülmek isteyenlerin, azâptan kurtulacaklarını sakın ha sakın sanma. Onlar için can yakıcı bir azâp vardır. (Al-i İmran Suresi 188)
Sakın kâfir olanlar, onlara mühlet vermemizi kendileri için hayırlı bir şey olduğunu zannetmesinler. Biz onlara mühleti ancak günahlarını arttırsınlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azâp vardır. (Al-i İmran Suresi 178)
İşte kafirler için dünya hayatı şuan rahat ve iyi olabilir ama sonu ebedi hüsran ile bitecek bir yaşamın içindeler, maalesef farkında değiller.
İnkâra koşuşanlar seni üzmesin. Şüphesiz ki onlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara âhirette herhangi bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azâp vardı…
Şüphesiz ki inkâr edenlerin malları ve evlatları Allah’a karşı kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. (Al-i İmran Suresi 116)
Her nefis ölümü tadacaktır. Elbetteki ücretleriniz size kıyâmet günü tam olarak verilecektir. Kim, cehennem ateşinden uzaklaştırılır ve cennete konursa, şüphesiz o, kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı ise, aldatıcı menfaatten başka bir şey değildir. (Al-i İmran Suresi 185)
Onlar ki, dinlerini eğlence ve oyun edindiler ve dünya hayatı onları aldattı. Bugünlerine kavuşmayı unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi, Biz de bugün onları öylece unuturuz. (Araf Suresi 51)
Bu ayetler bizlere gösteriyor ki! Dünyada yapılan her iş olumlu veya olumsuz boşa gitmiyor kaydedici tarafında kaydediliyor.
Bunların bedeli de Ahirete karşımıza çıkacak.
Nasıl ki! 1 saniye, 1 dakika, 1 saat, 1 gün, 1 hafta, 1 Ay, 1 yıl tarihleri aynı değil geçen zamanı geri çevirme diye birşey yok. O yapmış olduğun her iyilik ve kötülük kaydedildi. “Film şeridini izlemeye hazır mısın ey insan”!..
Nasıl ki! Kabe sürekli tavaf ediliyor; atomlarda her eşyayı tavaf ediyor. Dünya, ay ve gezegenler de tavaf ediyor. “Sen neredesin ey insan!..
Sen de sevap haneni çoğalt ki misafir olduğun bu dünyada, seni ahirete sonsuz yurdun olan cennete uğurlasın. Her saniye içerisine sevap yükle ki, sevaplarını atomlar da tavaf etsin. Günahları bu ahengin içine sokma bu ahenk bozulmasın.
Dünyaya yabancı olan ruhumuzdur. Beden, mal, mülk dünyaya aittir; ve aslına dönecektir. Misafir olarak kaldığımız bu yerde misafir sahibinin istekleri doğrultusunda yaşar isek, misafirin sahibi bize bol bol ikram edecek ve gerçek yurt olan yere yani cennete alacak.
“İkrâm sahibi olan Allah’a hamd edilmez mi”!.. Bizim gerçek sahibimiz O!..
Çizmiş olduğu sınırlar belli, haramlar belli; helâl dairesinde bize hayat vereni dinledik mi korku yok üzüntüde yok.
Dünyevileşmek müslüman için en sıkıntılı zamandır. Tutku ve çoğaltma arzusu insana Ahiret hayatında zor bir süreç içerisine girmesine sebep olur. Zamanla öyle hal alır ki ölümü sevmez ve korkar. Dünyada biriktirdiklerinin kaybolması onu her daim korkutur. Ölümü kerih görür.
Öldükten sonra telafisi yok. Ölmeden bu dünya yaşamında iyilikleri çoğaltmak iyi (takva) olanı iyi ki yapmışım, kötü (fucur) olanı iyi ki yapmamışım. Keşke şunu yapsaydım, keşke şunu yapmasaydım demek yani son pişmanlık fayda vermeyecektir. Günahtan uzak durmak demek, Allah’a yakın olmak demektir. Vesselam.
