YAŞADIĞIMIZ DİN DOĞRU MU?.. (HIZIR YILIDIRM)
YAŞADIĞIMIZ DİN DOĞRU MU?..
Yaşadığımız hayat Kur’an üzerinden olması, Resülün yaşadığı hayatı ve ahlâkını kuşanır isek saptırıcılar bizi saptıramaz. Uyanık ve akıllı olmalı; bir hayatımız var ve ölünce telafisi olmayan sonsuz hayata geçiş yapacağız.
Mahşerde kendi kitabımızı okuyacağız, Kur’an’ın onayladığı kitap.
Kendi kendimizin şahidi olacağız. Ne akraba, ne dost, ne arkadaş, ne lider edindiğimiz kişi ve kişiler, tek başına, eller konuşacak, ayaklar ise şahitlik edecek. Sana tahrif edilmiş din anlatanlar da aciz ve çaresiz. Kimseye haksızlık yok, kişi dünyada kazanmış oldukları ile başbaşa’dır.
Şu insan denilen canlı ayet, hiç kendini okumaz ve tefekkür bile etmez? Sen kendini okumazsan; birileri senin yerine seni okur ve sonrada canına okurlar.
Hayatım birilerin tekelinde olmaması lazım. Akıl nimetini vahiy ekseninde kullanan kişi kaybetmez. Zafer odaklı değil; daha ziyade hak yolunda ölüm gelinceye kadar mücadele etmemiz gerekir, zafer gelirse de ne âlâ.
Velhasıl araştıran, okuyan, inceleyip sık dokuyan toplum değiliz maalesef.
Birileri bize anlatsın, hele bir de etiketi varsa yani liderse tam teslimiyet gösteriliyor. Bunlar beni kandırdı mı, saptırdı mı, yaldızlı sözlerle uyuttu mu araştırma gereği duymadan teslim oluyoruz. Belkide birileri bizleri cehenneme sürüklüyor nerden bileceksin araştırmazsan?
Bizi ancak Allah bilir. O zaman Allah’ı dinleyeceğiz ve kitabı olan Kur’an ile yol bulacağız. İzm’ler her zaman saptırıcı rol oynamıştır. İnsan kendine ve cemaatine mi çağırıyor, yoksa Allah’a mı, diye iyi araştırmalıyız.
Yoksa yaşadığımız hayatı din zanneder ve kaybedenlerden oluruz.
Tevhid ehli olmalı, şirk koşmamalı, İlah, Rab, Tağut kavramları iyi bilmeli çok iyi anlamalıyız. “Dedim ya bir hayatımız var ve telafisi olmayabilir!”
Ölüm ile ile birlikte amel defterimiz kapanır. Defterimiz kapanmadan ve ölüm gelmeden Tevbe etmeli. Firavun ölüm anında Tevbe etti ama geç kaldı tevbesi ise kabul olunmadı. İhtiyar iken Tevbe ederim, emekli olunca yaparım pazarlığı işe yaramaz.
Şu insan garip yaratık; mesleği öğrenmek ve nemalanmak için yaklaşık 20 yıl okur ve enaz 300 kitap okur, araştırır ve mesleği elde eder, yaptığı işlem de doğrudur. “Ebedi hayatı için aynı hassasiyeti niçin göstermez anlamak mümkün değil!” Dinini niçin araştırma gereği duymadan kulaktan dolma bilgilerle inanır? Atadan gelen din hakitatini araştırmaz? “Sözde din alimi denilen bel-amlara körü kürüne neden inanır?”
Ebedi hayatım heba olur diye hiç mi düşünmez? Niye geldim dünya hayatına, ne yapmalıyım, nasıl yaşamalıyız, helaller ve haram niçin var? Her canlı için niçin ölüm var?
Dünya; sonsuz hayatı kazanmamız için bir vesile ile geçiş yeridir. İmtihan için gönderildiğimiz dünya alemini iyi tanımalı ve çok iyi anlamalıyız. Zülümler, kargaşalar kaos, buhran, açlık, zenginlik, mal ve mülk hep biz insanlar için sonsuz alem için fitne ve imtihan için vesilesi olduğunu iyi kavramalı.
Dünyaya kalıcı gözle bakan imtihanı anlamamış ve kavrayamamıştır. Tam adalet ahirette tecelli edecek.
Her şey iyi olsa, iyi gitse dünya imtihanı olmazdı. İyiler ve kötüler dünya hayatında tescil olacak ve ahirette kim neyi hak etmişse oraya gidecek. İnsan iradesi ile kötülük yaparken bir kez daha düşünecek. Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr olarak kalmayacak.
Okullarda üniversitede ve işyerlerinde bir çok kez imtihan edilmişizdir iyi bir iş imkanı elde etmek için. Ebedi hayatın imtihanı olmasın mı? İyiler hep ezilecekse, kötüler ceza görmeyecekse, adalet olmayacaksa yaşamın bir anlamı olurmuydu?
Allah’ın kitabını hakkıyla okuyup, anlamayı ve yaşamayı, Rasülün güzel örnekliğini hayata aksettirmeyi, mü’mince yaşayıp mü’mince ölebilmeyi Rabbim biz iman eden kullarına nasip etsin.